Ekonomide sektörler basamaklara ayrıldığında tarım sektörü şüphesiz birincil, temel sektör grubuna girmektedir. Tarım sektörü ekonomik faaliyetler ve yaşam için vazgeçilmez stratejik bir sektördür. Tarım canlıların besin ihtiyaçlarının karşılanmasının yanında sanayi sektörü için hammadde tedarik etmektedir.
Makro iktisadi değerler bakımından değerlendirildiğinde Tarım sektörünün;
Ayrıca enflasyon, fiyat ve devlet bütçesinin dengelenmesi için gerekli olan müdahalelerin tarımsal araçlar ve girdiler aracılığıyla yapılması Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için tarım sektörünü daha da önemli hale getirmektedir.
Türkiye’de 38 milyon ha toplam tarım alanı olup bu alan ülkemizin %49,3’üne tekamül etmektedir. Bu alan içerisinde 15,5 milyon ha alanda tahıllar ve bitkisel ürünler, 800 bin ha alanda sebze, 2,1 milyon ha alanda bahçe bitkileri, 400 bin ha alanda bağcılık, 800 bin ha alanda zeytincilik ürünleri yetiştirilmektedir. Bu alanlarda yapılan üretimler incelendiğinde 19 milyon ton buğday, 7,6 milyon ton arpa. 6 milyon ton mısır, 1 milyon ton çeltik olmak üzere 34,4 milyon ton hububat, 31,1 milyon ton sebze, 22,3 milyon ton meyve üretimi gerçekleşmektedir. (TÜİK 2019). Üretim miktarları tüketim rakamları ile birlikte incelendiğinde ise sonuç olarak ülkemizin beslenmenin temelini oluşturan gıda maddelerinde kendine yeter bir ülke olduğu açıkça görülmektedir.
Tarımda amaç sadece ülkelerin kendi kendine yeterlilik sağlamasının yanında bu üretimi gerçekleştirirken kaynakları etkin kullanma, ekonomiye katma değer oluşturma, tarımsal kesimin refah seviyesini yükseltme, kontrollü ve sağlıklı ürün yetiştirme, diğer sektörlerle dengeli bir şekilde büyüme hususları da dikkate alınmalıdır. Bu hususlardan birinin veya birkaçının göz ardı edilmesi durumunda tarımsal üretim nispeten azalacaktır. Bu tür durumlarda insanların güvenli gıdaya ulaşması zorlaşacak, fiyatlardan talebe, lojistikten depolamaya kadar tüm aşamalarda bozulma meydana gelecektir.
Dünya genelinde bir salgın haline gelen Covid-19 virüsünün dünyamızı getirdiği koşullar ortadadır. Gıda tedariki sağlayan sektörler dışında hemen hemen tüm sanayi ve hizmet sektörü ile kamu hizmetleri durma noktasına gelmiştir. Üretimin adeta durma noktasına geldiği noktada insanlar açlıkla karşı karşıya kalacakları düşüncesiyle normal zamanlarda tükettikleri ürünlerden daha fazlasını satın alma yoluna gitmişlerdir.
Dünya’da üretilen gıda maddeleri miktarı tüm insanlığa yetecek düzeyde iken dünya nüfusunun 1/5’i açlıkla mücadele etmektedir. Yeterli ve dengeli beslenmenin olmadığı bir ülkede sağlıktan eğitime, çevreden savunmaya herhangi bir gelişmeden söz edilemez. Önce sağlık denilen motto ancak yeterli ve dengeli beslenmenin olduğu koşullarda geçerlidir.
Bu dönemde tarımın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hayat tarımla başlayan, eğitimle gelişen, savaş ve felaketler ile tehdit edilen mucizevi bir oluşumdur.
İnsanların gıdaya her koşulda ulaşması elzemdir. Bu nedenle tarımsal faaliyetler hiçbir koşulda durdurulmamalı, her koşulda tarımsal üretimin devamını sağlayacak önlem ve eylem planları oluşturulmalıdır.
Covid-19 ile mücadele edilen bu süreçte insanların aşırı tüketme eğilimlerine karşın kamu idareleri bir dizi önlemler almakta, bazı ülkeler ihracat yasaklarına gitmektedirler. Ekonomik durumları çok yüksek olan ancak toplumun asgari gıda ihtiyacını sağlayacak bir üretim yapısı kuramayan ya da bu açıdan dışa bağımlı olan ülkeler için gıda maddelerinde net ithalatçı durumunda olan ülkeler için bir kg buğdaya erişemeyecekleri dönemler yaklaşmaktadır. Nitekim ambargo uygulanan ülkelerde 1 kg un fiyatının 50 Amerikan doları civarında seyrettiği bilinmektedir.
Tarımsal destekleme politikalarının en temel amacı tarımsal üretimi teşvik etmek ve şekil vermektir. Ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığı sürdürülebilir üretim için üreticilere alan bazlı destekler, biyolojik ve biyoteknik mücadele desteği, tarımsal amaçlı destekler, fark ödemesi destekleri ile birçok hayvancılık destekleri sağlamaktadır. Tarımsal faaliyetlerin devam etmesi ve arttırılması amacıyla verilen bu desteklere ilave olarak bu süreçte hazine arazilerinin ekilebilmesi için çiftçilere kolaylıklar sağlanmıştır.
Covid-19 salgını herkesi etkilediği gibi tarımsal faaliyetleri de etkilemiştir. Tarımsal üretimde, doğaya bağlılık nedeniyle risk ve belirsizlik oranı yüksektir. Bu nedenle arz ve talep esnek değildir. Tarımsal sektörü istikrarsız ve diğer sektörlere nazaran karlılık yönünden daha düşüktür. Bu nedenlerden dolayı tarımsal üretim istenildiği zaman arttırılamamaktadır. Halihazırda gelir düzeyi, doğa şartları ve pazarlama süreçlerinden dolayı zaten zor olan tarımsal üretim süreci daha da zorlaşmaktadır. Tarımın sürdürülebilmesi için biz dizi önlem alınması gerekmektedir.